Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı, 113. İslam halifesi ve çöküş sürecindeki devlette mutlak hakimiyet sağlayan son padişah. İşte Abdülhamid Han.
Sultan Abdūlhâmîd-î Sânî Han Hâzretlerî
Henüz 10 yaşındayken, annesinin ölümüyle beraber II. Abdülhamid’in bakımını Sultan Abdülmecid'in diğer eşi Piristû Kadın Efendi üstlenmiştir. Hiç çocuğu olmayan Piristû Kadın Efendi II. Abdülhamid’i kendi çocuğu gibi büyütmüştür. II. Abdülhamid’in babasının ölümünden sonra tahta geçen amcası Sultan Abdülaziz, kendisiyle diğer çocuklarında olduğu gibi yakından ilgilenmiştir.
31 Ağustos 1876'da tahta çıktı.
Bunalımlı bir dönem geçiren Osmanlı Devleti’nin başına geçen Abdülhamit Han, Batı’ya karşı dengeci olmuş Doğu’ya karşı İslamcı politikalar izlemiştir.
Abdülhamit Han büyük meseleler karşısında bunalan Osmanlı Devleti’ni dahiyane bir siyaset, adalet ve büyük bir kudretle yönetti.
İki yüz elli milyon tutan Osmanlı Devleti’nin borçlarını yüz altı milyona indiren Abdülhamit Han, memlekete büyük bir imar faaliyeti ile eğitim öğretim seferberliği başlatmış cami, mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü gibi bir çok icratın çoğunu kendi şahsi parasından yaptırmıştır.
Yahudilerin Filistin’de devlet kurma isteğine karşılık Osmanlı Devleti’nin borçlarının silineceğinin teklifinde bulunan Yahudilerin önderi Theodore Herzl’e karşı Abdülhamit Han tarihi bir cevap vermiştir.
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!
İç ve dış düşmanlar Sultan Abdülhamit Han’ı tahttan indirmek için cephe aldılar.
Sultan’ı gözden düşürmek için her türlü iftira atılırken diğer taraftan suikastlar yaptılar. Ermeni asıllı Fransız yazar Albert Vandal’ın “Le Sultan Rouge=Kızıl Sultan” şeklinde ortaya attığı iftiraları aynen alanlar ansiklopedilere bunları yazarak genç nesilleri aldattılar.
Kendisi Kızıl Sultan değil Ulu Hakan
Kızıl Sultan olarak bilinse de aslında son derece merhametliydi. Kendisine suikast planları yapan insanları bile affetmiştir.
Gözlem yeteneği kuvvetliydi. Para piyasalarını ve diplomasiyi iyi biliyordu.
Ticaret ve ekonomiyle yakından ilgilenen ilk Osmanlı padişahıydı. İlgisi sadece ticaretin pratiğiyle de sınırlı değildi. Münif Paşa’dan iktisat dersleri aldı.Büyük bir kişisel serveti vardı.
Marangozluğu meşhurdu.
Beylerbeyi Sarayı'nın yemek odası takımını şehzadeliğinde kendi usta marangozluğunun eseri olarak yapmış ve babası Abdülmecid Han’a hediye etmişti.
Edebiyata çok meraklıydı.
Özellikle polisiye romanlara tutkunluk derecesinde bağlıydı.
Geceleri önemli bir mevzu söz konusu olursa uyandırılmasını isterdi ve abdestsiz hiçbir devlet işini imzalamazdı.
Bir gece yarısı Başkatip Esat Bey çok önemli bir haberin imzalanması için Abdülhamid'in kapısını çalmıştı. Ama açan olmamıştı. Bir süre sonra Abdülhamid Han elinde havluyla kapıda görünmüş, ve şöyle demişti: ' Evlat bu vakitte çok mühim bir iş olduğunu anladım. Ama abdest aldığım için geciktim, kusura bakma. Ben bu zamana kadar hiçbir devlet işini abdestsiz imzalamadım. Getir şimdi imzalayayım.'
Kaynakça