top of page

Dünyevi ve Uhrevi

Bu yazımızda sizlerle "dünyevi olan" ve "dünyevi olmayan" (uhrevi) kavramlarını ele alacağız. Bu kavramlar, hayatımızın anlamını ve değerini belirleyen önemli kavramlardır. Peki nedir bu kavramlar? Nasıl tanımlanır? Nasıl ayırt edilir? Bu kavramlar arasında nasıl denge kurulur? Bu soruların cevaplarını aramak için, hem İslam dininin hem de felsefenin bakış açılarına başvuracağız. Umarım bu yazı sizlere faydalı olur. Keyifli okumalar.


Dünyevi Olan ve Dünyevi Olmayan

Dünyevi olan ve dünyevi olmayan kavramları, İslam dininde ve felsefede farklı şekillerde tanımlanmıştır.


İslam Dininde Dünyevi Olan ve Dünyevi Olmayan

Dünyevi olan ve dünyevi olmayan kavramları İslam dininde Kur’an ve hadislerle tanımlanmıştır. Kur’an’da Allah, insanlara yeryüzündeki temiz ve helal şeylerden yemelerini emreder. Ayrıca Allah, insanların hem dünya hem de ahiret için çalışmalarını ister. Hadislerde ise Peygamberimiz (s.a.v), namazın gözbebeği olduğunu, zühdün nefse hakim olmak olduğunu, tevekkülün Allah’a güvenmek olduğunu ve kanaatin azla yetinmek olduğunu bildirmiştir.


İslam dininde, dünyevi olan, bu dünya hayatıyla ilgili, geçici ve maddi olan şeylerdir. Bunlar insanın ölümünden sonra değerini kaybeder. Kur’an’da dünyevi olan her şeyin hem değersiz hem de gelip geçici olduğu, birçok âyette “metâ” kelimesiyle belirtilmiştir.

Dünyevi olmayan ise, bu dünya hayatının ötesinde, kalıcı ve manevi olan şeylerdir. Bunlar insanın bu dünyada inandığı ve ibadet ettiği şeylerdir. Ama bunlar sadece bu dünya ile sınırlı değildir. Bunlar ebedîdir ve insanın ölümünden sonra da devam eder. Kur’an’da dünyevi olmayan şeylere “âhiret” veya “dâru’l-âhire” denir.


Felsefede Dünyevi Olan ve Dünyevi Olmayan

Yunan felsefesinde dünyevi olan, duyularla algılanabilen ve değişime uğrayan maddi varlıkları ifade ederken, dünyevi olmayan, akılla kavranabilen ve değişmeyen ideaları veya formları ifade eder.


Platon’a göre, idealar gerçek varlıkların özüdür ve dünyevi varlıklar onların kusurlu taklitleridir.


Aristoteles ise, ideaların maddeden ayrı var olmadığını, her maddi varlığın bir formu ve bir maddesi olduğunu savunur.


Ortaçağ felsefesinde ise, dünyevi olan ve dünyevi olmayan kavramları daha çok dini bir anlam kazanır. Dünyevi olan, tanrının yarattığı ama günahla bozulmuş olan yeryüzündeki varlıkları ifade ederken, dünyevi olmayan, tanrının kendisi ve onun katında bulunan ruhani varlıkları ifade eder.


Felsefede ise, dünyevi olan, duyularla algılanabilen, nesnel ve somut olan şeylerdir. Dünyevi olmayan ise, duyularla algılanamayan, öznel ve soyut olan şeylerdir.


Hıristiyan, İslam ve Yahudi felsefelerinde ortak bir tema, dünyevi olan ile dünyevi olmayan arasında bir denge kurmaktır. Bu denge, hem bu dünya için çalışmak hem de ahiret için hazırlanmak anlamına gelir.


Modern felsefede ise, dünyevi olan ve dünyevi olmayan kavramları daha çok seküler bir perspektiften ele alınır. Dünyevi olan, bilimsel olarak açıklanabilen ve kanıtlanabilen olayları ve olguları ifade ederken, dünyevi olmayan, bilimsel olarak açıklanamayan veya kanıtlanamayan inançları ve varsayımları ifade eder. Bazı modern filozoflar, dünyevi olmayan kavramını tamamen reddederken, bazıları da onu metafizik veya mistik bir boyut olarak kabul eder.


Dünyevi Olan ve Dünyevi Olmayan Nasıl Ayırt Edilir

Dünyevi olan şeylere örnek verecek olursak para, mal, mülk, makam, mevki, yiyecek, içecek, giyecek, barınak, sağlık, eğitim, sevgi, arkadaşlık, güç, başarı, güzellik ve popülerlik kavramlarını örnek verilebilir.

Dünyevi olmayan şeylere örnek verecek olursak Allah, peygamberler, melekler, kitaplar, ahiret, cennet, cehennem, ruh, akıl, vicdan, irade, ahlak, adalet, hikmet ve sanat kavramları örnek verilebilir.


  • Dünyevi olan ve dünyevi olmayan şeyleri ayırt etmek için aralarındaki farkı bilmek gerekir. Bu iki kavram arasında pek çok fark vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Dünyevi olan şeyler gelip geçicidir; dünyevi olmayan şeyler ebedidir.

  • Dünyevi olan şeyler insanın ihtiyaçlarını karşılar; dünyevi olmayan şeyler insanın ideallerini yükseltir.

  • Dünyevi olan şeyler insanı tatmin etmez; dünyevi olmayan şeyler insanı doyurur.

  • Dünyevi olan şeyler insanın nefsine hitap eder; dünyevi olmayan şeyler insanın ruhuna hitap eder.

  • Dünyevi olan şeyler insanı aldatır; dünyevi olmayan şeyler insanı aydınlatır.


Dünyevi olan ve dünyevi olmayan şeyler arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki, hem uyum hem de çatışma içerir. Uyum, insanın hem dünya hem de ahiret için çalışmasını, hem maddi hem de manevi ihtiyaçlarını karşılamasını, hem dünyalık nimetlere şükretmesini, hem de ahiretlik hayırlara talip olmasını sağlar. Çatışma ise, insanın hem dünya hem de ahiret arasında tercih yapmasını, hem maddi hem de manevi değerler arasında öncelik belirlemesini, hem dünyalık nimetlere bağlanmamasını, hem de ahiretlik hayırları ihmal etmemesini gerektirir. Dünyevi olan ve dünyevi olmayan kavramları, hayatımızın anlamını ve değerini belirleyen önemli kavramlardır. Bu kavramlar, bize bu dünya hayatının ne olduğunu, ne için yaşadığımızı, nelerden sorumlu olduğumuzu ve nelerden hesaba çekileceğimizi gösterir. Bu kavramlar, bize hem dünya hem de ahiret arasında bir denge kurmamız gerektiğini öğretir. Bu denge, bizi hem bu dünyada mutlu eder, hem de ahirette kurtarır.


İnsanların Bir Kısmı Neden Dünyevi Olana daha Çok Önem Verir

Dünyevi şeylere daha çok önem vermenin bazı nedenleri şunlar olabilir:


İnsan doğası: İnsanlar doğal olarak hayatta kalmak, mutlu olmak ve başarılı olmak isterler. Bu nedenle, ihtiyaçlarını karşılayacak ve zevk verecek şeyleri ararlar. Bu şeyler genellikle dünyevi olan şeylerdir. Mesela, para, yiyecek, giyecek, barınak, sağlık, eğitim, sevgi, arkadaşlık gibi şeyler insanların temel ihtiyaçlarıdır. Bunların yanında, insanlar aynı zamanda güç, şöhret, saygı, özgürlük, adalet gibi şeyleri de isterler. Bunlar da insanların psikolojik ihtiyaçlarıdır. İnsanlar bu ihtiyaçları karşıladıklarında kendilerini daha iyi hissederler. Ama bunlar da dünyevi olan şeylerdir.


Toplumsal etkiler: İnsanlar toplumda yaşayan sosyal varlıklardır. Bu nedenle, toplumun değerleri, normları, beklentileri ve baskıları insanların davranışlarını ve tercihlerini etkiler. Toplumda genellikle dünyevi olan şeylere daha çok değer verilir. Mesela, zenginlik, başarı, güzellik, popülerlik gibi şeyler toplumda takdir edilen ve övülen şeylerdir. Bu nedenle, insanlar bu şeylere sahip olmak için çaba gösterirler. Ama bunlar da dünyevi olan şeylerdir.


Olumsuz düşünme yanlılığı: İnsanlar genellikle kötü şeylere daha fazla dikkat eder ve iyi şeyleri gözden kaçırır. Bu eğilim büyük olasılıkla evrimin bir sonucudur. İnsanlık tarihinin başlarında, dünyadaki kötü, tehlikeli ve olumsuz tehditlere dikkat etmek kelimenin tam anlamıyla bir ölüm kalım meselesiydi. Bu nedenle, insanlar bu tehditleri önlemek veya onlarla başa çıkmak için dünyevi olan şeylere odaklanmışlardır. Mesela, yiyecek bulmak, düşmanlardan kaçmak, hastalıklardan korunmak gibi şeyler insanların hayatta kalmalarını sağlamıştır. Ama bunlar da dünyevi olan şeylerdir.


Dünyevi Olana Daha Çok Önem Vermenin Zararları Nelerdir

Ahireti unutmak: Dünyevi şeylere aşırı derecede bağlanmak, insanın ahireti unutmasına ve ahiret için hazırlanmamasına neden olabilir. Ahiret, bu dünyadan sonra sonsuza kadar devam edecek olan hayattır. Kur’an’da Allah, dünyayı ahirete tercih edenleri şöyle uyarır: “Dünya hayatını ahiretin karşılığında satın alanlara cehennem azabı hafifletilmez. Onlar ne bir yardımcı bulurlar ne de bir destekçi.” (Bakara 2/86)


Nefse uymak: Dünyevi şeylere daha çok önem vermek, insanın nefse uymasına ve Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmesine sebep olabilir. Nefs, insanın içinde bulunan ve kötülüğe meyilli olan duygudur. Kur’an’da Allah, nefsin kötülüğünü şöyle bildirir: “Gerçekten nefis, kötülüğü çokça emreder.” (Yusuf 12/53)


Huzursuzluk ve mutsuzluk: Dünyevi şeylere daha çok önem vermek, insanın huzursuz ve mutsuz olmasına yol açabilir. Çünkü dünyevi şeyler gelip geçicidir ve insanı tatmin etmez. İnsan ne kadar çok sahip olursa o kadar çok istemeye başlar. Bu da insanı doyumsuz ve açgözlü yapar. Kur’an’da Allah, dünyanın aldatıcı olduğunu şöyle haber verir: “Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, süs, kendi aranızda övünme ve mal ve evlat çoğaltmada yarışmadan ibarettir. Bu da tıpkı bir yağmur gibidir ki bitirdiği bitkiler çiftçilerin hoşuna gider; sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur.” (Hadid 57/20)


Dünyevi Olan İle Dünyevi Olmayan Arasında Nasıl Denge Kurulur

Dinimizde dünyevi olan ve dünyevi olmayan şeyler arasında bir denge kurmamız gerektiğine inanılır. Bu demek değildir ki, dünyayı tamamen terk edip sadece ahirete yönelmek veya tam tersini yapmak doğrudur. Aksine, bu demektir ki, dünyada yaşarken ahireti unutmamak ve ahiret için çalışmak gerekir. Kur’an’da Allah’ın müminlere “Rabbinizin size verdiği rızıklardan helal ve temiz olarak yiyin; eğer O’na kulluk ediyorsanız.” (Nahl 16/114) buyurduğu gibi, helal yoldan kazanılan dünyalık nimetleri yemek ve kullanmak caizdir. Ama bunlara aşırı derecede bağlanmak ve onları ahiretin önüne geçirmek doğru değildir.


Dünya ve ahiret arasındaki dengeyi kurmak için bazı ölçüler vardır. Bunlardan biri de günah kavramıdır. Günah, Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı davranmak demektir. Günahlar da Allah’a, diğer insanlara veya kişinin kendine karşı işlenen günahlar olmak üzere üçe ayrılabilir. Bazı günahların hem dünyada hem de ahirette cezası vardır. Mesela zina, hırsızlık, adam öldürme gibi büyük günahlar hem dünyada hem de ahirette cezalandırılır. Bazı günahların ise sadece ahirette cezası vardır. Mesela yalan söylemek, gıybet etmek, kibirli olmak gibi küçük günahlar dünyada cezalandırılmaz ama ahirette hesaba çekilir. Bazı günahların da Allah’ın affına kalmıştır.


Ayrıca dünyevi olan ve dünyevi olmayan şeyler arasında denge kurmak için, İslam dininde bazı ilkeler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:


Zühd: Zühd, bir şeye rağbet etmemek, küçümseyip terk etmek, yüz çevirmek demektir. Zühd, insanın dünyaya ve dünyalığa aşırı bağlanmasını önlemek için bir araçtır. Zühd, insanın Allah’ın rızasını kazanmak için helal yoldan elde ettiği nimetlere şükretmesini, haram ve şüpheli şeylerden uzak durmasını, israf etmemesini ve cömert olmasını gerektirir. Zühd, insanın ahirete hazırlanmasına yardımcı olur.


Tevekkül: Tevekkül, Allah’a güvenmek, O’na dayanmak, O’ndan yardım istemek demektir. Tevekkül, insanın kaderine rıza göstermesini, sabır ve şükür göstermesini, Allah’ın emir ve yasaklarına uymasını, hayırda yarışmasını ve kötülükten sakınmasını sağlar. Tevekkül, insanın Allah’ın yardımına nail olmasına vesile olur.


Kanaat: Kanaat, azla yetinmek, çok istememek, hırs yapmamak demektir. Kanaat, insanın nefsine hakim olmasını, gözünü doyurmasını, başkalarının malına göz dikmemesini, rızık endişesi taşımamasını öğretir. Kanaat, insanın huzur ve mutluluk bulmasına imkan verir.


Bu ilkelerin yanında, Kur’an’da dünya ve ahiret arasında denge kurmak için bazı tavsiyeler de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:


Dua: Dua, insanın Allah ile konuşmasıdır. Dua, insanın hem dünya hem de ahiret için isteklerini Allah’a arz etmesidir. Kur’an’da Allah’a dua etmemiz emredilmiştir. Ayrıca Kur’an’da hem dünya hem de ahiret için dua eden pek çok örnek vardır. Dua eden insanlar hem Allah’ın rahmetine hem de lütfuna kavuşurlar.


İbadet: İbadet, Allah’a kulluk etmektir. İbadet, insanın hem bedeni hem de ruhi ihtiyaçlarını karşılar. Kur’an’da Allah’a ibadet etmemiz emredilmiştir. Ayrıca Kur’an’da ibadet eden pek çok örnek vardır. İbadet eden insanlar hem Allah’ın rızasını hem de cennetini kazanırlar.


Hayır işlemek: Hayır işlemek, iyilik yapmak, faydalı olmak demektir. Hayır işlemek, insanın hem kendisine hem de başkalarına fayda sağlar. Kur’an’da hayır işlememiz emredilmiştir. Ayrıca Kur’an’da hayır işleyen pek çok örnek vardır. Hayır işleyen insanlar hem Allah’ın sevgisini hem de mükafatını alırlar.


Sonuç

Dünyevi olan ve dünyevi olmayan kavramları, hayatımızın anlamını ve değerini belirleyen önemli kavramlardır. Bu kavramlar, bize bu dünya hayatının ne olduğunu, ne için yaşadığımızı, nelerden sorumlu olduğumuzu ve nelerden hesaba çekileceğimizi gösterir. Bu kavramlar, bize hem dünya hem de ahiret arasında bir denge kurmamız gerektiğini öğretir. Bu denge, bizi hem bu dünyada mutlu eder, hem de ahirette kurtarır.






Kaynakça

bing.com

sorularlaislamiyet.com

tr.wikipedia.org

istanbulmindfulness.com

mehmetdemirci.org

technopat.net

nesrineris.com.tr

islamveihsan.com

hurriyet.com.tr

psycatgames.com

milliyet.com.tr

dergipark.org.tr

codycrossguru.com

avys.omu.edu.tr

bottom of page