top of page

Mimar Sinan Kimdir ?

Mimar Sinan Kimdir?

Mimar Sinan kimdir kısaca açıklamak gerekirse bu soruya verilebilecek en spesifik cevaplardan biri herkesin bildiği üzere ünlü bir mimar olmasıdır. Mimar Sinan eserleri ile geçmişten günümüze dünyaca tanınmıştır. Bu blogda Mimar Sinan hayatı boyunca hangi eserleri ortaya koymuş, mesleğine verdiği önem nasıldır gibi sorularına yanıt vermeye çalıştık. Gelin Mimar Sinan'ın hayatına çocukluğu ile başlayalım.


Çocukluğu

Mimar Sinan doğum tarihi 29 Mayıs 1489'dur. Kayseri'nin Ağırnas köyünde doğduğu ve devşirme olduğu bilinmektedir. Bilindiği üzere devşirilen çocuk bir ön eğitimden geçmek üzere köklü Osmanlı ailelerinden birinin yanına verilir, bu beraberlik sırasında İslâm dinini ve Türkçe’yi de öğrenirdi. Fakat Mimar Sinan’ın bir aile yanına verildiğini gösteren hiçbir kayıt yoktur. Ayrıca daha erken yaşlarda şiir yazdığı açıktır. Bir başka deyişle Mimar Sinan'ın konuştuğu dilin baştan beri Türkçe olduğu söylenebilir. Karaman bölgesinde Türkçe konuşan Ortodoks kitlenin büyük bir kısmı Kayseri ve çevresinde yaşamaktaydı. Bunların Türkleşmiş Bizanslılar oldukları yolunda iki görüş vardır. Mimar Sinan’ın çocukluk arkadaşları ve akrabaları arasında rastlanan İnci, Kumru, Suna, Kaya, Karaç, Budak, Yahşi, Bahadır, Gülistan ve Tanrıverdi gibi isimler birkaç yönden dikkat çekicidir. Öncelikle bu isimlerin İslâmî olmadığı çok açıktır. Öte yandan bunlar arasında Niko, Yani, Kirkor, Ohannes gibi isimlere de rastlanmamaktadır. Mimar Sinan’ın öteden beri bölgede yerleşik Ortodoks-Türk ailelerinden birinin çocuğu olması akla en yatkın ihtimal gibi görünmektedir. Pek çok örnekte olduğu gibi sonuçta hıristiyan bir ailenin çocuğu olan Mimar Sinan’ın çocukluğundan beri Türkçe konuşulan bir aile çevresinde büyümüştür ve daha çok Karamanlı cemaatine yakın veya mensuptu.



Asker Olduğu Dönemdeki Görevleri ve Başarıları

Yaptığı eserlerle nam salmış Mimar Sinan namı diğer Koca Sinan Yavuz Sultan Selim döneminde, 22 yaşında iken asker olmak için Acemi Oğlanlar Ocağı’na alınmış, burada dülgerliği öğrenmiş ve yapı işlerinde görev almıştır. Aynı zamanda çağın önde gelen mimarlarının yanında çalışma fırsatı bulan Mimar Sinan 1514‘te Çaldıran Savaşı ve 1516 – 1520 arasında yapılan Mısır seferlerinden sonra, İstanbul’a dönüşünün ardından Yeniçeri Ocağı‘na alınmıştır.


Mimar Sinan, Kanuni döneminde, 1521‘de katıldığı Belgrad, 1522‘deki Rodos seferlerinden sonra subaylığa yükseltilmiştir. 1526 yılında, yayabaşı olarak çıktığı Mohaç seferinden sonra, cephane sorumlusu görevi verilen Mimar Sinan, 1529‘da Viyana, 1529-1532 arasında Almanya, 1532-1535 arasında da Irak’a düzenlenen, Bağdat ve Tebriz seferlerine katılmıştır. Bağdat seferinde, Van Gölü‘nün üstünden geçecek üç geminin yapımını başarıyla tamamlaması, Mimar Sinan’a haseki ünvanını kazandırmış Bu rütbeyle, Korfu, Pulya ve Moldavya seferlerine katılmıştır.





Askerlikten Mimarlığa

Lütfi Paşa'nın görevlendirmesiyle 1538'de Karaboğdan (Moldova) seferinde Prut Nehri üzerine 13 günde yaptığı köprü ile Kanuni Sultan Süleyman'ın takdirini kazanan Mimar Sinan baş mimarlığa yükselmiştir.


Mimar Sinan, bu olay sonrası askerlikten ayrılarak kendisini büyük eserler vereceği mimarlığa adadı. Mimar Sinan, baş mimarlık görevini Kanuni Sultan Süleyman, 2.Selim ve 3.Murat zamanında 49 yıl süreyle yaptı.



Eserleri ve Çalışmaları

Mimar Sinan, yaşamı boyunca 82 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darülkurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 6 su yolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 350'den fazla yapıta imza atmıştır.

Mimar Sinan kendinden önceki bazı mimari alışkanlıkları ayıklarken bazı gelenekleri yeniden işleyerek pekiştirmiş ve yerleştirmiştir. Mimar Sinan okulunun Osmanlı mimarisine esas olan en önemli buluşu kubbe-mekân ilişkilerini en ideal biçimde formüle etmek olmuştur. Bu estetikte bir gözlemcinin algılayabildiği şey zengin ve geniş programlı kompozisyonun hassas dengesidir. İster tam merkezî ister hafifçe uzunlamasına olsun bu denge her plan şemasında olduğu gibi strüktürün kütle kompozisyonuna yansıması daha açık sözlü bir anlatım kazanır. Beylikler döneminin kararsız ve çeşitli denemeleri, İslâm ülkelerinde bir türlü çıkış yolu bulamayan yöresel denemeler sadece Mimar Sinan estetiğinde en akılcı çözüme ulaşır. Bu bağlamda başka mimarlar tarafından daha önce kullanılmış olan bütün unsurlar yepyeni bir uyum içinde hayat bulur.



Mimar Sinan'ın Mesleğine Verdiği Önem ve Özellikleri

Mimar Sinan, hem çok hızlı hem de çok titiz çalışan bir mimardı. Bir köprüyü iki haftada tamamlaması ve köprünün halen ayakta olması, bunun en büyük kanıtlarından biridir. Kendisi inşa ettiği camilerde estetik kadar akustiğe de önem vermiştir. Ünlü mimar eserlerinde birçok simge kullanmıştır. Örneğin, Süleymaniye Camii'ndeki dört fil, Hz. Ebu Bekir'i, Hz. Ömer'i, Hz. Osman'ı ve Hz. Ali'yi simgelemektedir.

Mimar Sinan, baykuş ve ters lale gibi o döneme kadar kimsenin kullanmadığı sembolleri, inşa ettiği cami ve mescitlerde kullanmıştır. Ayrıca 16. yüzyılda yaşamış olan mimarın neredeyse tüm eserleri simetrik ve altın orana göre inşa edilmiştir.


Mimar Sinan’ın eserlerini inceleyen ve birçoğunu da restore eden Mimar Abdülkadir Akpınar’ın söyledikleri:

“Karşılaştığım bir özellikten dolayı gözlerime inanamadım. Sinan’ın eserlerinde en ufak bir çıktı ve desen dahi tesadüf değil. Renklere bile bir fonksiyon yüklenmiş. Çünkü yapıyı herşeyi ile bir bütün olarak ele almış. Bütün ölçülerini ebced hesabına göre yapmış ve bir ana temayı temel almış. Ölçülerini asal sayıya göre yapmış ve onun katlarını baz almış. İlmini din ile bütünleştirip mükemmel eserler ortaya koymuş. Örneğin Sinan Kur’an-ı Kerim’de geçen “Biz dağları yeryüzüne çivi gibi gömdük...” ayetinden etkilenerek yapılarının yer altındaki kısmını ona göre inşa etmiş. Yapıları hislerine göre değil, matematiksel olarak oluşturmuş. Bugünün teknolojisi bile Sinan’ın yapmış olduğu bazı uygulamaları çözemiyor. Küresel ve piramidal uygulamalarının bir başka benzeri daha yok. Ama bunların hepsi estetik sağladığı gibi yapının sağlamlığını da pekiştirmiştir.


Çıraklık Eseri Şehzade Cami

Kanuni Sultan Süleyman'ın, Saruhan Sancak Beyi iken 22 yaşında ölen oğlu Mehmet adına yaptırdığı Şehzade Camisi, 1543-1548 yılları arasında adını verdiği semtte inşa edildi.


Mimar Sinan yaptığı ilk büyük sultan camisi olan ve "çıraklık eserim" dediği Şehzade Camisi'nde, yarım kubbe sorununu ilk kez ele aldı.


İlk çift eksenli ve simetrik yapı olma özelliğini taşıyan kare planlı caminin üzeri, yarım küre biçiminde büyük bir kubbe ile çevresinde 4 yarım kubbeyle örtülerek inşa edildi. Bütün kubbelerin, 4 büyük fil ayağı üzerine oturduğu camide de Mimar Sinan'ın diğer eserlerinde görülen sadelik ve tezyinat göze çarpar.


Şehzade Camisi'nin büyük dış avlusu altı kapılı inşa edilirken, cümle kapısı duvarının iki yanındaki ikişer şerefeli çift minaresi, yapının en dikkati çeken bölümleri arasında yer alıyor. Külliye olarak inşa edilen camide ayrıca imaret, medrese, tabhane ve türbeler bulunuyor.


Kalfalık Eseri Süleymaniye Külliyesi

Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1551-1557 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırılan Süleymaniye Camisi'nin yüksekliği 53 metre, 27,5 metre çapında olan büyük kubbesi, tıpkı Ayasofya'da olduğu gibi yarım kubbe ile desteklendi.


Caminin avlusunun dört köşe noktasında yer alan birbirinden farklı boyutlardaki minarelerden avlunun kuzey bölümünde yer alanları, ikişer şerefeli ve 56 metre boyunda inşa edildi.


Camiye bitişik olan 76 metre yüksekliğindeki diğer iki minare ise üçer şerefeli yapıldı. Caminin ana kubbe kasnağında Mimar Sinan'ın hesaplarına göre iyi bir aydınlatma sağlamak amacıyla 32 pencere açıldı.


Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Süleymaniye Külliyesi, birçok deprem yaşamasına karşın önemli bir hasar almadan ayakta kalmayı başardı.


Mimar Sinan, cami içindeki yağ lambalarından çıkan isleri bir bölgeye toplayacak hava akımını hesaplayarak, isleri, caminin ana giriş kapısının üzerinde bir odaya topladı. Bu isler, caminin içerisini çevreleyen tezyinat işlemeleri ve hattatların kullanması için mürekkep yapımında kullanıldı.


Cami avlusunun çevresinde toplamda 28 revak bulunurken, dikdörtgen bir şema üzerinde kurulan bu avlunun tam ortasında caminin şadırvanı yer alıyor.


Külliye, cami, Rabi Medresesi, Salis Medresesi, Evvel Medresesi, Sani Medresesi, Tıp Medresesi, Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, Hürrem Sultan Türbesi, türbedar odası, darüşşifa, darüzziyafe, Darülhadis Medresesi, tabhane, Mimar Sinan Türbesi ve hamam olmak üzere 15 bölümden oluşuyor.



Ustalık Eseri Selimiye Cami

Mimar Sinan'ın "ustalık eserim" dediği Edirne'deki Selimiye Camisi, sadece Türk-Osmanlı sanatının değil dünya mimarlık tarihinin de baş eserlerinden kabul ediliyor.


Sultan 2. Selim tarafından yaptırılan 4 minareli eser, kurulduğu yerin seçimiyle Mimar Sinan'ın usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da gösteriyor.


Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1620 metrekare, avlusuyla birlikte 2475 metrekarelik alana inşa edildi. Yerden yüksekliği 43,28 metre olan kubbe, 31,30 metre çapıyla dikkati çekiyor.


Ayasofya'dan daha büyük olan kubbesi, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük filpayeye oturuyor. Köşelerde dört, mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekliyor.


Mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap, sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemli olan Selimiye Camisi, mihrap ve minber mermer işçiliğinin şaheserleri arasında bulunuyor.


Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri olan sır altı tekniğiyle İznik'te yapılan çini süslemeleri, 16. yüzyıl çiniciliğinin en güzel örnekleri olarak kabul ediliyor.



Ölümü

Mimar Sinan, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra ortaya çıkan su sorunu için Mimar Sinan'a İstanbul'a su getirmesi için görev verilir. Sinan bu görev için İstanbul'un çevresini karış karış gezer ve bir çok yerden Kağıthane'ye su getirir. Bu suları da İstanbul'a değişik yerlere çeşmeler yaparak götürür. Dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman bu hizmeti için mimar Sinan'a getirilen suyu evine de bağlamasını söyler. Kanuni Sultan Süleyman ölür yerine 2. Selim geçer. Selim, evlerde hususi suların yasak olması sebebiyle Mimar Sinan'ın evinde su olduğunu öğrendiği anda Divan'ı toplar yaşlı Mimar Sinan sorguya çekilir. Zamanında Kanuni Sultan Süleyman tarafından kendisine gösterilen ayrıcalığı ispatlayamayan Mimar Sinan susuzluğa mahkum olur. 17 Temmuz 1588 yılında İstanbul’da ölmüştür fakat İstanbul'a su getiren adamım öldüğü ev susuzdur.


Mimar Sinan Türbesi

Mimar Sinan'ın Türbesi, İstanbul Süleymaniye Camii'nin Eski Ağalar kapısının karşı tarafında bulunan üçgen bir alanda yer almaktadır. Mimar Sinan’ın Türbesi, ölümünden bir yıl önce kendisi tarafından inşa edilmiştir.


Mimar Sinan'ın Eserlerinden Birkaçı

  • Sokullu Mehmet Paşa Cami

  • Mihrimah Sultan Cami

  • Hürrem Sultan Külliyesi

  • Valide-i Atik Külliyesi

  • Hürrem Sultan Hamamı



Kaynakça

www.haberler.com

www.edirne.gov.tr

www.ensonhaber.com

islamansiklopedisi.org.tr

https://www.gazetevatan.com

https://m.haber7.com

https://www.hurriyet.com.tr

https://wannart.com

pinterest.com

https://www.uztarih.com

https://www.islamicarchitecturalheritage.com

bottom of page